Antalya
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde yaşayan Semra-Murat Demir çifti, evliliklerinin ilk yılında anne ve baba olacakları haberiyle mutluluk yaşadı.
Hamileliğin altıncı ayında dünyaya gelen ikiz çocuklardan biri doğar doğmaz hayatını kaybetti. Erken doğum nedeniyle yoğun bakım ünitesine alınan Batuhan bebek ise 3 aylık yaşam mücadelesini kazanıp taburcu edildi. Yapılan testlerde ise küçük Batuhan'ın görme yetisinin bulunmadığı belirlendi.
Görme engelli oğluna hayatını adayan anne Semra Demir, 9 yıldır gittikleri her yerde etrafında bulunanları şeklinden rengine en ince ayrıntısına kadar tarif ediyor. Karanlık dünyası annesinin sevgisiyle aydınlanan Batuhan, en fazla radyodan duyarak ezberlediği türküleri söylemeyi seviyor.
"Tek tek her şeyi anlatıyorum"
Anne Semra Demir, AA muhabirine, Batuhan'ın doğduğu günden bu yana sürekli mücadele içerisinde olduğunu söyledi.
Oğlunun doğumdan sonra aylarca yoğun bakım ünitesinde kaldığını, düşük kilosu nedeniyle yaşamasının "mucize" olarak gösterildiğini ifade eden Demir, "Oğlumun gözünü ameliyat ettirmek için Ağrı, Erzurum, İstanbul ve Bursa'daki hastanelere gittik. Çocuğun kornea nakli ile görebilme ihtimali bulunduğu belirtildi. Özel hastanelerde tetkikler ve nakil için çok büyük paralar istediler. Biz bazen yol parasını bile bulamıyoruz." dedi.
Bunun üzerine Antalya'ya bir yakınlarının yanına geldiklerini anlatan Demir, "Oğlumuzun tedavisi için il il geziyoruz. Maddi olarak çok kötü durumdayız. Tedavisini sürdürebilmek için hayırseverlerden yardım bekliyoruz. Akdeniz Üniversitesi Hastanesine de gideceğiz. İnşallah burada oğlum tedavi olup görmeye başlar." diye konuştu.
Oğlunun çok meraklı olduğunu dile getiren Demir, "Gece mi gündüz mü? Bu ne renk? Havada bulut var mı?' gibi sürekli soruyor. Ben de bıkmadan usanmadan cevap veriyorum. Tek tek her şeyi anlatıyorum. Onun dünyasında bir şeylerin oluşmasını istiyorum. Dünyası tamamen karanlık kalsın istemiyorum." ifadelerini kullandı.
Batuhan Demir de annesi sayesinde çevresindeki her şeyi öğrendiğini söyledi. Annesinin anlatımıyla eşyaları, parkı, oyuncakları kafasında canlandırdığını anlatan Demir, büyüyünce öğretmen olmayı istediğini belirtti.